11 Mart 2011 Cuma

kadın olmak

Hayatta tek gerçek: Tüketmek! Gerisi, teferruattan ibaret. Satın alabildiğin kadarsın, paran varsa sana her yol Paris dert etme. Dünyada parayı elinde tutan efendiler, uykudayken herkes, bir gece sessizce beynimizdeki ayarları değiştirip, hepimize yeni yazılımlar yüklemişler. E, hayırlı olsun, güle güle kullanın, başınızda beyninizde paralansın!

Hadi o zaman tüketimi pompalayıp, içini boşaltacağımız bu değerli günü kutlayalım hep beraber. 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlu olsun? Oysa ben, sadece ilkokuldaki önemli günler ve haftaları kutlamak istiyorum. Yeşilay Haftasında içki içmemek, Yerli Malı Haftasında saksıda yetiştirdiğim naneyi salata niyetine yemek, Öğretmenler Gününde öğretmenimin boynuna sarılmak; Okuma Haftasında işe gitmeden evde oturup kitap okumak istiyorum.
 
1857’de ABD’de, daha iyi çalışma koşulları isteğiyle grev yapan tekstil işçilerinin, polis tarafından fabrikaya kilitlediği; sonra da fabrikada çıkan yangında, çoğu kadın 129 işçinin öldüğünü  8 Mart’ta  insanın insana uyguladığı şiddetin utancını hissetmek yerine; hadi birbirimize çöp e-postalar gönderek kutlama yapalım. 
 
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle yaşadığımız ülkenin nüfusu 73.722.988 kişiden oluşuyor. Bunun 49,8% kadınlar, 50,2%si erkekler. Peki, sayıca nerdeyse eşit olan iki cinsiyetin hayatta eşitlikleri ne durumda?
 
Memlekette kadının nasıl yaşayacağına, hatta yaşayıp yaşamayacağına; giyiminden, çalışacağı işe, hangi saatlerde sokakta dolaşabileceğinden, kimle konuşabileceğine, kazanacağı parayı nasıl harcayacağından, arabayı nasıl kullanacağına, elinin hamuruyla erkek işine karışıp karışamayacağına, ne zaman konuşup ne zaman susacağına ve daha pek çok şeye karar veren erkek.  Sanmayın ki evli değilseniz özgürsünüz. Bekar kadınlar da, öncelikle ailedeki, daha sonra da mahalledeki ve yaşadığı şehrin sokaklarındaki erkekler izin verdiği kadar/sürece hayattalar. Neden mi? Fiziksel güç kimdeyse yaşam hakkı izni de onun elinde oluyor da ondan. Beynini kullanıp insan olmak, insan gibi davranmak, sorunları konuşarak çözmeye çalışmak, erkeklerin tatlı canlarını pek yoruyor. Oysa bağırmak, “kodumu oturtmak”, karşısındakini sindirmek hem daha kolay hem daha artistik!
 
Elbette tüm erkeklerin, şiddet gösterdiğini, fiziksel gücünü güçsüz üstünde kullandığını ve yaşamda tüm öncelikleri kendine göre düzenlediğini söylemek haksızlık olur. Ama en azından kendi adıma şunları söyleyebilirim. Tanıdığım, bir kadına sözlü ya da fiziksel şiddet göstermeyeceğine inandığım erkek sayısı maalesef iki elin parmaklarını geçmez. Tek bir gün yoktur ki kadın olarak sokakta, trafikte, herhangi bir resmi/özel kurumda, sosyal alanlarda bir erkek tarafından sözlü veya fiili şiddete maruz kalacağım fikri zihnimde olmasın. Her an başına bir şey gelme ihtimalinin olduğunu bilerek günü yaşamanın zorluğunu, sürekli gardını alıp dolaşmanın yarattığı kas gerginliğini “bunu hiç yaşamayana” anlatmak çok zor. Üstelik sosyal hakları, iş dünyasındaki ayrımları bir kenara koyuyorum, sadece fiziki/sözlü şiddete maruz kalma ihtimalinden bahsediyorum.
 
İstediğimiz insanca, korkusuzca ve adil bir yaşam, sessiz kalmayalım!
 
Rakamlar Türkiye’de kadın:

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre, Türkiye’de kadınların %41.9’u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. Yüzde 49.9’la en fazla şiddete maruz kalan kadınlar ‘düşük gelir’ grubundan. Sanmayın ki yüksek gelir düzeyinde de şiddete uğrama oranı düşük, %28.7.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2010 yılı Kadınların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller Raporu’na göre bölgede bir yıl içerisinde 72 kadın cinayete kurban gitti, 113 kadın da intihar etmek suretiyle yaşamına son verdi.

Peki, kadına iş hayatında ayrılan yer ne?
                                              
Milletvekili sayısı (2007 seçimleri) :  48                                         
Kadının işgücüne katılma oranı (1) : (2000) %28; (1998) %26; (1996) %30; (1990) %34; Kentsel alanda katılımı (2000) %15 
Kadın şgücünün eğitim düzeyine göre dağılımı(1): Okur yazar olmayan % 22; İlk okul mezunu % 51;
Orta okul mezunu % 9; Lise mezunu % 10; Yüksekokul ve üniversite mezunu %8
Bazı meslek gruplarında kadın işgücü oranları(2): Avukat % 28; Mimar % 39; Mühendis %14; Diş hekimi  %39; Akademisyen %33; Müteşebbis, Direktör ve üst kademe yöneticiliği % 0.19 
Kamuda üst ve orta düzey yönetici statüsünde(3): Şef %80; Şube Müdürü %15; Daire Başkamı %3.7; Genel Müdür %0.12 
Özel sektörde ise İstanbul'da 80 büyük işletmeyi kapsayan bir araştırma sonuçlarına göre 100 den fazla işçi çalıştıran 63 büyük işletmenin yalnızca 6'sında toplam 7 üst düzey kadın yönetici bulunduğu (% 2.8), buna karşılık 100 den az işçi çalıştıran işletmelerin hiçbirinde üst düzey kadın yönetici olmadığı görülmüştür (4)
 
(1)Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü,2000
(2)Capital,1995:94
(3)http://www.kssgm.gov.tr
(4)Tabak,1985;28

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder