2 Şubat 2011 Çarşamba

Ne yazmalı?-Doktor Who-Uzay, zaman ve olasılıklar-Shakespeare



“Ağır gözkapaklarım, yorgun gece içinde
Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu?
Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de
Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?
Gönderdiğin, ruhun mu canevinden uzağa
İşlerime gözkulak olsun, düşürsün diye
Aylak saatlerimi, utancımı tuzağa:
Hasedine, kuşkuna yardakçılık etmeye?
Hayır, sevgin çoksa da büyük değil o kadar
Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak,
İşte öz sevgim, dirlik düzenliğimi bozar
Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak
Ben bekçinim, sen başka yerlerde uyanıksın:
Benden uzaksın, sana başkaları çok yakın.”**





Boyu kısa, yüksekliği fazla, “Ne yazmalı, niye bloğa yazmalı?” sorularının çınladığı, dalgalanmalarımın sebebi: huzursuz ruhum olduğu kadar, Rengarenk ve Siyah’ta yazmaya, içeriği önceden tasarlamadan “Bakalım sürekliliği olacak mı, nasılsa su akar yolunu bulur” deyip başlamam olsa gerek.

Artık, buraya yazmanın alışkanlığa dönüşmek üzere olduğunu söyleyebilirim. Uyumadan önce, sabah uyku mahmurluğunda, trafikte, yürürken...kafamın içinde kelimeler bir dağılıp bir toplanıyor. Henüz, baktığım, okuduğum, gördüğüm, duyduğum şeyleri anlatmak için not etmeye, kelimeleri evirip çevirmeye başlamadım. Yani gidecek uzun bir yolum, şimdilik o yolda dolanıp durmaya da hevesim var diyebiliriz. Rengarenk ve Siyah’ta, tiyatro ve kitaplar üstüne yazılar sanırım hep olacak. Hayalim sürekli yollarda olup, yolda olma/bulma/görme halini yazmak. Kim bilir belki bir gün o da olur. Ama şimdi: Ne yazmalı, niye bloğa yazmalı? Bu konu nerdeyse on gündür yeniden dönüp duruyor kafamda. Kendimi şöyle geniş, çok yolun başladığı/bittiği, yuvarlak bir meydanın ortasında bağdaş kurmuş hayal ediyorum. Hiç bir şey yapmadan sadece yollara bakıyorum. Gün doğumunda, gün batımında, tepemde yıldızlar, bomboş meydanda ben, karasızca yol seçmeye çalışıyorum. Belki de su akıp yolunu buluyor, ama ben suyun içinde olduğumdan farkına varmıyorum. Tarzını, konusunu, kelimesini, tınısını kendimin seçeceği bir akış, bir olma ve anlatma hali ama neyi?

Bu arada takılıp kaldığım diğer şey: zaman-uzay-evren-yaratılış teorileri kısmını bir türlü algılayamayıp tekrar tekrar okuduğum Stephen Hawking’in Herşeyin Teorisi kitabı. Hayal zaman, bizim algıladığımız zaman, Öklitin zaman-uzay kavramı, hayal zamanda evrenin başlangıcı, evrenin sınırları ve sonu... Konular soyutlaştıkça, algımda yankısı da soyutlaşıyor. Kuantum teorisindeki, mekan, zaman ve olasılıklara yeni alışmaya başlamış algım okudukça ne yerde ne gökte hiçlikte ve sonsuzda uçuşup duruyor. Üstüne kendimi unutup her hafta keyifle seyrettiğim Doktor Who da eklenince, gece yarısı “Evreka!” diye uyandım. ”Hergün bloğa yazı yazmak yerine, sadece Cuma günleri yazmalı. Böylece okuyanlar yazının yayınlanacağı günü beklerler, ben de rahat rahat Tardis’te yolculuk edebilirim. Yazılarımda da Tardis’le gittiğim yerleri yazarım.” Ne?! Rüyamda da mı?

Hawking ve zamanın efendisi (time lord) Doktor Who’nun gönlümü şenlendirdiğini bilen bir arkadaşım bu sabah, “Doktor Who senin ofise gelip Shakespeare okuyacak gibi geldi birden” diye mesaj atmış. Şu olasılıklar evreninde herşey mümkün. Tardis’le evrenler ve zamanlar arası dolaşıp bloğa yazı yazmak da, yakışıklı ve bilge Doktor’un ofise gelip bana Shakespeare soneleri okuması da. Ne dersiniz, ne yazmalı?

“Is it thy will, thy image should keep open
My heavy eyelids to the weary night?
Dost thou desire my slumbers should be broken,
While shadows like to thee do mock my sight?
Is it thy spirit that thou send'st from thee
So far from home into my deeds to pry,
To find out shames and idle hours in me,
The scope and tenor of thy jealousy?
O, no! thy love, though much, is not so great:
It is my love that keeps mine eye awake:
Mine own true love that doth my rest defeat,
To play the watchman ever for thy sake:
For thee watch I, whilst thou dost wake elsewhere,
From me far off, with others all too near.”*


Sevgili Okuyucular

taşınmıştır. Yeni yazılara http://www.rengarenkvesiyah.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Görüşmek üzere..


*Sonnet 61, William Shakespeare
**Çeviri: Talat Sait Halman
Görseller : Google Image

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder