27 Şubat 2011 Pazar

havadan sudan

Sevgili Okuyucular,

Bloğumuz taşınmıştır.
Yeni yazılara http://www.rengarenkvesiyah.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Görüşmek üzere..



“Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür”*

Acaba, kendi hayatımıza bakmak istemediğimiz için mi başkalarının hayatını bu kadar merak ediyoruz, hatta içten içe zevk alıyoruz? Magazin dedikoduları, komşu dedikoduları, iş yeri dedikoduları, politik dedikodular, seks dedikoduları… Üstelik doğru olmasına bile gerek yok, içimizi gıcıklasın, kafamızı meşgul etsin yeter. Gazete ve televizyonlar artık bu konuda sıradanlaşmaya başlamıştı ki, sosyal medya aygıtları imdadımıza yetişti. Benimkisi biraz da mühendis bakışı olacak ama bu kadar dedikodu zihin enerjimizi boşa harcamak olmuyor mu? Odağımızın kendi hayatımız, bedenimiz, aklımız, dönüşümümüz olması gerekirken; sanki biz hiç yokmuşuz gibi başka hayatları takip etmek, size de tuhaf gelmiyor mu?

“Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...”*

Bilmiyorum. Belki de şimdilerde tuhaf olan, aşk, ihtiras ve kötülükle harmanlanmış gerçek hayat dedikodularını ıskalamaktır. Bu sabah, gazetelerden birinin ekinde, twitter mesajlarında kendinin ve etrafındakilerin ikili ilişkilerini anlatan birinin, binlerce takipçisinin olduğunu, sonunda anlattıklarının üç yüz kusur sayfalık bir kitap haline geldiğini ve nihayet yüzünü hayranlarına göstermeye karar veren anlatıcının, beşinci baskısını yapacak olan kitabının keyfini sürdüğünü okudum. Demek ki, boşa felaket tellalları gibi “Bu halk okumuyor!” diye çığırıp duruyorsunuz. Artık, rahat rahat uyuyunuz geceleri, kısa sürede beş baskı yapan kitaplar var, okuyoruz cümleten.

Adam sende! Nasılsa bedenimiz karbon/azot/oksijen döngüsünde kendisine bir yer bulacak ve mademki bu dünyaya geldiğimiz gibi elimiz boş, yanımıza bir çöp dahi alamadan gideceğiz; o zaman ne demeye kasalım ki kendimizi? Hiçlik karşısında hiçliğe inat boş yaşayalım, zevkin ve başka hayatları dikizlemenin doruklarında…



Bilim insanları, yıldızların da diğer canlılar gibi doğmak, olgunlaşmak ve ölmekten oluşan yaşam döngüleri olduğunu söylüyor. Yıldızların ölümden sonraki yaşamları kütlelerine bağlı: güneşin kütlesinde bir yıldız ölünce nebulaya, güneşten katlarca büyük kütleye sahip bir yıldızsa ölünce patlayarak süpernovaya dönüşüyor.



* William Shakespeare



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder