8 Ekim 2010 Cuma

İspanyolca yazan dört genç yazar

5 Ekim 2010 da yazdığım yazıda, “The Granta” dergisinin seçtiği gelecek vaadeden 22 İspanyolca yazan genç yazardan; ve onlardan dördüyle El Pais okurlarının internet sitesi üstünden yaptıkları söyleşiden bahsetmiştim. Bu hafta içinde söyleşiden bir bölümü de cevirip bloğa koymaya çalışacağım demiştim. İşte söyleşi ve bu dört yazar hakkında kısa bilgiler…

Aslından ve tamamını okumak isteyenler için : http://www.elpais.com/edigitales/entrevista.html?id=7199

Soldan sağa : Javier Montes, Andrés Barba, Andrés Neuman ve Patricio Pron


Andrés Neuman, kendinizi İspanyol bir yazar olarak mı, yoksa Arjantinli bir yazar olarak mı tanımlarsınız? Bu iki ülkenin sizin için anlamı nedir?
Buna bilmiyorum diye cevap verebilirim. Her iki kültüre de hem aitim hem yabancı. İki toplum da benim için aynı ve bana aynı mesafede. Arjantin, ailemin memleketi, dedelerimin, çocukluğumun. İspanya ise eğer yetişkinsem, yetişkin olduğum yer.

Yazmaya nasıl başlarsınız? Her şeyin net olduğu bir an mı vardır?
Montes: Ben de asla başlangıçta bir düşünce olmaz. Ne ilk anda, ne ikinci, üçüncü, ne de dördüncü anda. Genellikle, kafamda bir şeylerle başlarım ve sonra zaman içinde ararım. Elimdeki kitapta ne göreceğimi, nereye varacağımı ararım.

Neuman, ilk önce öykü kitaplarınızla, Malasana’da harika bir kütüphanede karşılaştım. Şimdilerde şiirlerinizi keşfettim ve elimden bırakamıyorum. Sizin için, şiir yazmak mı, öykü yazmak mı daha keyiflidir?
Neuman: Edebiyat türlerini sınıflandırmak/genellemek bana biraz milletleri tanımlamaya çalışmak gibi gelir, önümüze sürekli sınırlar koyar. İyidir veya kötüdür, ama önüme sınırlar koyar. Bence, şiiri öyküdeki kişiye, duruma, olaya bir anlık bakış gibi düşünebiliriz, veya hikayenin dilindeki ritim, his, görüntü gibi.

Merhaba, Argel’de yaşıyorum, İspanyol Filolojisi öğrencisiyim. Sorum Andres Barba’ya. Romanlarınızı yazarken, öyküyü oluştururken ilham nasıl gelir?
İlk önce öykü gelir, sonra kişiler, her romanın kendine özel bir dünyası vardır ve benim o dünyayı çözmem gerekir, iyi ya da kötü. Her sezgimi yoklarım, yavaş yavaş yayılır, sonra aylarca üstünde çalışırım, önceden tahmin edemediğim bir dünyası bir özerkliği vardır her romanın.

Samimi olmak gerekirse, sadece Neuman’ın kitaplarını okudum ve çok sevdim, ama sorum hepinize. İlk öykünüzü kolayca yayınladılar mı, yoksa epey geri çevrildikten sonra mı yayınlatabildiniz ilk öykünüzü? Baskıya vermeden önce kendiniz kontrol yapar mısınız, yoksa baskı öncesi bu işi editöre mi bırakırsınız?
Neuman: Çok mutlu oldum. Benim de severek okuduğum ve sürekli yazılarını takip ettiğim yazarlar Barba, Schweblin, Olmos, Navarro, Coelho... Oldukça genç yaşta yazmaya başladım, sadece yazdıklarım reddedilmekle kalmadı, ilk öykülerim yayınlanacağı zaman yayınevi bir sebepten vazgeçti (ki kesinlikle üzücü bir durumdu). Bence konu, yazmaya evet gönüllü müsün yoksa olanlar seni öldürecek mi? Tabi olumsuzluklar üst üste gelirse negatif etkiliyor. Düzeltmeleri kendimin yapmasını kritik görmüyorum.

Merhaba, bir Faslı olarak merak ediyorum, hiç Arap bir yazarın kitabını okudunuz mu, evetse hangisi?
Pron: Çok beğenerek Necip Mahfuz’un kitaplarını okudum ve klasik arap şiirlerini.

Sizce genç yazarlar klasikleri unuttular mı, yazmaya zaman ayrıldığı kadar okumaya da zaman ayrılması gerekmez mi?
Neuman: Bir yönüyle söylediklerine katılıyorum. Gerçek ve var olan aynı şeyler değildir. Klasikler var olanı anlatırlar, böylece güncel zamanda gerçeği keşfederiz. Benim fikrime göre, tehlikeli iki durum var : sadece klasikleri okuyan taklitçiler (böylece sizin zamanınızda yaratacakları izlenimi garantiye almaya çalışırlar) ve sadece yenileri okuyan beklenticiler ki epey çoklar. Oldukça karmaşık bir konu, geçmiş ve günümüz edebiyatı arasındaki tahmini köprüyü okumak. Bence edebiyat, olmuşla olan arasındaki sohbettir.

Bu yüzyılda büyük değişiklik gösteren topluma karşı, genç yazarların sorumlulukları nelerdir?
Montes: İster genç, ister yaşlı olsun, herhangi bir yazarın sorumluluğu sadece iyi yazmak ve kalıpları kırmaktır. Kendi varoluşu birincil önemdedir. Mario de Andrade’nin çok beğendiğim bir cümlesinde söylediği gibi : Sadece düz bir çizgi/dize olmaktır halk için yararlı olmak.

Edebiyatçının sorumluluğu sosyal midir yoksa kültürel mi?
Pron: Edebiyatçının sorumluluğu sosyaldir, çoğunlukla kültürel, az biraz da politik. Bence.

.....................................................................................................................................
*ANDRÉS BARBA*
1974 doğumlu, İspanyol yazar Andrés Barba Muñiz, Universidad Complutense de Madrid/ İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun. Eserleri, İngiltere, Fransa, Almanya, Romanya, Sırbistan, Hollanda, Bulgaristan, İtalya, Yunanistan ve Arapça’da yayınlanmış.

Eserleri:
• El hueso que más duele (Ramón J. Sender roman ödülü; 1998).
• La hermana de Katia (Herralde roman ödülü finalisti, 2001).
• La recta intención (2002).
• Ahora tocad música de baile (2004).
• Historia de Nadas (2006).
• Versiones de Teresa (Torrente Ballester roman ödülü, 2006).
• Libro de las caídas (2006).
• La ceremonia del porno (Anagrama deneme ödülü, 2007).
• Las Manos Pequeñas (2008).

*JAVIER MONTES*
1976 doğumlu, İspanyol yazar, çevirmen ve sanat eleştirmeni Javier Montes, düzenli olarak Revista de Libros (Kitap dergisi), ABC Cultural (ABC Kültür), Revistas de Occidente (Batı Dergisi), Claves de Razón Práctica, Letra Internacional (Uluslar arası Yazılar), Arquitectura Viva y "El Viajero" de El País (El Pais gazetesinin mimari, yaşam ve gezi ekleri) yazmaktadır. Aynı zamanda Sanat Tarihi öğretmenliği de yapan yazarın, Rachid O., Dickens, Apollinaire ve Shakespeare eserlerinden çevirileri bulunmaktadır.

*ANDRÉS NEUMAN*
http://www.andresneuman.com/
1977 Arjantin doğumlu şairin/yazarın, çocukluğu Buenos Aires’te, gençliği ise Granada/İspanya’da geçmiş. İspanyol Dili ve Edebiyatı mezunu, halen de ABC (İspanya)’da, N dergisinde ve Clarin (Arjantin) dergilerinde köşe yazarlığı yapıyormuş. Eserleri, İngiltere, Fransa, Italya, Brezilya, Hollanda, Polonya, Mısır, Portekiz ve Slovenya’da yayınlanmış.

Şiir Kitapları
• Simulacros (1998).
• Métodos de la noche ("Antonio Carvajal"genç şairler ödülü, 1998).
• Alfileres de luz (Federico García Lorca ödülü, 1999).
• El jugador de billar (2000).
• El tobogán (Hiperión ödülü, 2002).
• La canción del antílope (2003).
• Gotas negras (2003).
• Sonetos del extraño (2007).
• Mística abajo (2008).
• Década (2008).

Şiirlerinin Bulunduğu Antolojiler:
• La generación del 99 (1999).
• Yo es otro. Autorretratos de la nueva poesía (2001).
• La lógica de Orfeo (2003).
• Veinticinco poetas españoles jóvenes (2003).

Romanları:
• Bariloche (Herralde roman ödülü finalisti, 1999).
• La vida en las ventanas (Primavera ödülü finalisti,2002).
• Una vez Argentina (Herralde ödülü finalisti, 2003).
• El viajero del siglo (Alfaguara roman ödülü, 2009).

Öykü Kitapları
• El que espera (2000).
• El último minuto (2001).
• Alumbramiento (2006).

Deneme Kitapları:
• El equilibrista (2005).

Çevirileri:
• Viaje de invierno, Wilhelm Müller (2003).

*PATRICIO PRON*
http://patriciopron.blogspot.com/
1975 Arjantin doğumlu yazar, gazeteci Petricio Pron, Arjantin Nacional de Rosario Universitesi Sosyal İletişim bölümden mezun ve Almanya/Göttingen Georgia Augusta Üniversitesinde Romanesk Fililojisinde de doktora yapmış.

Öykü Kitapları:
• Hombres infames (1999).
• El vuelo magnífico de la noche (2001).

Romanları:
• Formas de morir (segundo premio del concurso de Novela Policial de la Editorial de la Nacional de Rosario Üniversitesi polisiye roman dalı ikincilik ödülü, 1998).
• Nadadores muertos (Manuel Musto roman ödülü, 2001).
• Una puta mierda (2007).
• El comienzo de la primavera (Jaén roman ödülü, 2008).
• El mundo sin las personas que lo afean y lo arruinan (2009).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder