11 Kasım 2010 Perşembe

hani diyeceğim

"Belki gündüzle gece arasında o kısa ve alabildiğine sessiz ara idi bu, hani başımız hiç beklemezken, ensemizden sarkar arkaya, hani her şey biz farkına varmaksızın, biz kendilerini seyretmediğimiz için devinimden kesilir ve sonra yitip gider; biz ise, eğilip bükülmüş vücutlarımızla tek başımıza kalırız; ardından çevremize bakınır, artık hiç bir şey görmez, havanın herhangi bir direncini hissetmez, ama içten içe anılarımıza tutunuruz. Az çok yakınımızda evler olacaktı, evlerin çatıları ve Allaha şükür köşeli bacaları vardı, bacalardan evlerin içine yağan karanlık, tavan aralarından geçerek çeşitli odalara dökülürdü. Ve yarın bütün inanılmazlığına karşın, her şeyin gözle görülebileceği bir gündüzün başlayacak oluşu ne büyük mutluluktur.

Sarhoş ansızın başını kaldırdı; kaşalrıyla gözlerinin arasında bir parıltı belirdi. Ansızın kesik kesik konuşarak : 'Hani diyeceğim-hani uykum var-uykum olduğu için de gidip yatacağım-hani diyeceğim, Wenzel Alanı’nda bir eniştem oturuyor-işte oraya gidiyorum-eniştemin yanında kalıyorum çünkü, çünkü yatağım orada-gidiyorum, evet, ancak ismi ne eniştemin, nerede oturuyor, bildiğim yok-unuttum galiba-ama ne çıkar, çünkü bir eniştem var mı onu da bilmiyorum-eh, gidiyorum artık.-Ne dersiniz onu bulabilecek miyim?” Kafka; Hikayeler-Sarhoşla Söyleşi (Cem Yayınevi), Kamuran Şipal çevirisi.

Yarım saattir yazıya başlamaya uğraşıyorum, olmuyor. Kafka’dan alıntıları yazarken, kelimelerin peşine takılır, dikkatimi toplar, başlarım dedim ama hala aklım beş karış havada. Hem öyle dikine yukarıya yükselmekle de kalmamış, bilmem kaç metrekarelik bir alana da yayılmış halde. Meditasyon, stresliysem veya işle ilgili bir şeye yoğunlaşmak istiyorsam, aklımı başıma toplarken; yüzmeden veya yogadan sonra yaptıysam aklımı alıp mekâna serpiştiriyor sanki. Aynı anda bahçede, kanepede, havada, Barselona’da, uykuda, çocuklukta, suda ve yoldayım. Kısık ateşte kaynayan aşure tenceresinden yayılan, incecik buhar gibi, telaşsız, akışkanım. Andayım, soluğumdayım. Mekândan azade, muhabbetteyim. “Ey benim divane gönlüm, dağlara düştüm yalınız” (Pir Sultan)

Hani diyeceğim, uykum var, uykum olduğu için de gidip yatacağım.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder