9 Aralık 2010 Perşembe

Amerika Günlüğü

1989 yılında Çin Tiananmen Meydanı olayları ile sarsılıyordu ve Sovyetler Birliğinin çöküşü, Berlin duvarın yıkılmasıyla ivme kazanmıştı. O olaylar dünyayı değiştirmeye yetmedi belki ama, o olaylara şahit olan bir kuşağı değiştirdi. 68 kuşağı, yerini 89 kuşağına bırakıyordu o yılda.

Yeni nesil kanlı mücadele değil , onurlu yaşam peşindeydi artık. Basmakalıp sloganlara yeni kuşağın inancı yoktu. Destansı angaryalara ihtiyaç duymuyordu bu nesil. Hayatın, ilkeler için değil, mutlu olmak için yaşanması gerekiyordu.

Kanlı ihtilaller yerini kadife devrimlere bırakıyordu. 89 kuşağın idolu omuzunda makineli tüfeğiyle Comandante Che değil elinde pazar poşetiyle Tiananmen meydanında tankların önünde duran meçhul bir isyancıydı.

Bu kuşak Fidel Castro'yu değil, Václav Havel'i örnek alıyordu artık. Lev Troçki'in fırtınası dinmiş, Nelson Mandela'nın rüzgarı esiyordu.

Amerika gönençli bir fatih olarak o yılı geride bırakacaktı. Amerika'nın liderleri, o yıldan itibaren her fırsatta tumturaklı bir edayla dünyanın yegane supergücü olduklarını ilan ettiler. Ama Amerika, 20 yıl boyunca, bu tekinsiz gücünü, dünyaya yeni bir örnek, yeni bir model sunarak kullanamadı.

Mayın sorununa karşı tasarlanan Ottawa antlaşmasına imza atmadı.
Küresel ısınmaya karşı oluşturulan Kyoto protokolüden sakındı.
Orta Doğu sorununun çözülmesi için liderlik gösteremedi.
Yabanıl gücünü ülkeleri işgal etmek için kullandı.
Muazzam bir bütçe açığına girerek son 70 yılın en şiddetli ekonomik bunalımına yakalandı.

Aşığıda öykülerini kısaca anlattığım kişiler aslında bir süper gücün iç dinamizmini, toplumunda egemen olan bir izleği yansıtmaktadır.

* * *
...Alisa

Alisa Zinov'yevna Rosenbaum, 1905'de Rusya'da Saint Petersburg'da dünyaya geldi. Rus Ekim devriminde henüz 12 yaşındaydı. Kimyacı babasının eczanesi Bolşevikler tarafından gasb edildikten sonra ailesi ile birlikte Kırım'a kaçtı. Petrograt Üniversitesi'nde felsefe ve tarih okudu. 1925'de de Amerika'ya göç etti.

Amerika'da Ayn Rand takma adı ile yazarlığa başladı. Felsefesi ve kitapları bireycilik, rasyonel bencillik (çıkarcılık) ve kapitalizm mefhumlarını vurgular.

Rand'a göre:
Bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları vardır.

Devletin özgür bir toplumda, yasal ama minimal bir role sahip olması gerekir. Bu bağlamda devlet, ülke ekonomisinde asgari bir rol üstlenmelidir.

Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) ve Atlas Silkindi (Atlas Shrugged), Türkçe'ye çevirilen kitaplarından birkaç tanesidir.

...Alan

Macar asıllı Alan Greenspan, 1926 yılında New York City'de doğdu. 1977 yılında New York Üniversitesi'nden doktorasını alan Greenspan, Amerika'nın en önde gelen ekonomistlerindendir.

1950'lerde Ayn Rand ile tanşıtı ve Rand ile bir çalışma grubu oluşturdu.

Merkez Bankası başkanlığına ilk olarak 1987'de o dönemin Amerika devlet başkanı Ronald Reagan tarafından atanmıştır. Emekli olduğu 31 Ocak 2006 tarihine kadar da dört yıllık dönemlerle 20 sene boyunca aralıksız bir şekilde, bu göreve devam etti.

Greenspan emekli olduktan sonra yazdığı "Türbülans Çağı" kitabında, Rand'ın kendi dünya görüşünü nasıl etkilediğini ve bir ekonomist olarak Rand'ın felsefesini benimsediğinden söz ediyor.

...Brooksley

Brooksley Born, 1940 yılında Kalifornia'da dünyaya geldi, 1964'de Standford Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1996'da başkan Clinton tarafından Ticaret Komisyonu'nun (Commodity Future Trading Comission) başkanlığına atandı ve bu göreve 3 yıl devam etti.

Ticaret komisyonunun esas amaçlarından birtanesi finans piyasasına devlet denetimini sağlamaktır.

Born 1998'de "Türev" denilen oldukça komplike bir finans işlemine denetimi sağlayarak, bu piyasaya şeffaflik getirme niyetindeydi.

* * *

Yıllarını Rand'ın felesefesini ve devletin ekonomi üzerindeki kontrölünü en aza indirgemesini savunmakla geçiren Greenspan, Wall Street lobisini de arkasına alarak Born'a karşı çıktı ve sonunda da Senatoyu, Born planını rafa kaldırmaya ikna etti.

Alan Greenspan 10 yıl sonra, Amerika son 70 yılın en şiddetli ekonomik durgunluğunu yaşadığında, bunalımın nedenlerini araştırmakla görevli kongre komitesinin karşısına kelli felli bir bürokrattan ziyade, çaresiz, pimpirikli, bunği andıran biri olarak çıktı.

Acının tortusunun çöktüğü yorgun gözler ile şu sözleri sarf etti: "40 senelik dünya görüşüm, ideolojim hataymış. Hayatım boyunca inandığım ‘kendi çıkarcılık ilkesi’ ekonomiyi korumaya yetmedi".

Bu bunalımdan yıllar önce Hintli yazar Arundhati Roy gelecekten haber getirircesine şunları demişti:

“Sovyetler Birliği şeytani bir güç olduğu için değil çok fazla güç çok az sayıda insanın elinde olduğu için çöktü, Amerikan Kapitalizmi de çok fazla güç çok az sayıda para odağı ve sermaye kuruluşunun elinde olduğu için çökecektir...başka bir dünya olanaklıdır...başka bir düzen yoldadır...hatta sessiz sakin bir günde o yeni düzenin nefes alışlarını duyabilirim"

Akşam üzeri güneşin giderken unuttuğu bir tutam ışığın yardımıyla, karanlığa hala direnen Seattle'den saygılar.

Hamoon Daghigh
Aralık-2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder