3 Temmuz 2010 Cumartesi

Balkon

Uzun ve yorucu bir günün sonunda şu balkon olmasa ne yapardım ki? İki saksı sardunya, üç saksı karanfil, bir hanımeli ve bir saksı cam güzeli; küçük bir masa ve iki sandalye ancak sığıyor balkona. Ama gökyüzümüz geniş, rüzgarımız bol. Saat onikiyi geçti. Ara sıra yoldan geçen arabaların ve siteler yapılınca nereye gideceğini bilemeyen sokak köpeklerinin sesleri duyuluyor sadece.


Ne vardı ortalıkta maviden başka
Sadece bir martı —o da maviyle beslenen—
Gördün mü demiştim kendi kendime
Mavilik de çocukluk gibi
Unutulmayacak hiç.

Bir zamandır Edip Cansever'in Bezik Oynayan Kadınlar şiirini okuyorum dönüp dönüp. Cansever, Bezik Oynayan Kadınlar'ı Cemal Çullu'ya adamış. Cemal Çullu, damadı Ömer Birol'un yakın arkadaşıymış. Cansever'le tanıştıktan sonra iyi dost olmuşlar. Kitaplık dergisi epey zaman önce, derginin her sayısında promosyon olarak, bir şair veya yazarın hayatını ve eserlerini anlatan, A'dan Z'ye diye bir küçük kitapcık verirdi. İçinde anlatılan şaire/yazara ait fotoğrafların, yakın çevresinden kişilerin anlattıklarının, çok genel hatları ile eserlerine ait yorumların olduğu derli toplu, özet bilgiler olurdu. Sanırım altı yedi kitapçıktan sonra bıraktılar, keşke devam etselerdi.

Uyumadan, kitaplarla balkonda geceyi geçirip, yeni günü karşılamak. Zamanı umursamamanın keyfi. Cesar Pavese'nin sözleriyle söylersem ; "Yalnız sağlıklı insan aklıyla yaşansaydı, değmezdi yaşamaya can sıkıcı olurdu. Tam aksine güzel olan dünyanın gökyüzü altında bir deliler topluluğunu andırması."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder