20 Temmuz 2010 Salı

Tiyatro : "On Adımda Unutmak (Anti-Prometheus), Studio Oyuncuları


Gök tanrısı Uranüs ve toprak tanrıçası Gaia’nın birleşmesinden doğan yarı tanrı dev ırk Titanlardan biridir Prometheus. Olimposun tepesinde, sadece tanrılara ait olan ateşi insanlara armağan edendir. Bu cesareti tanrılar katında cezasız kalmaz. Zeus Kafkas Dağı’nın tepesine zincirletir Prometheus’u ve hergün kendini yenileyen karaciğerini canlı canlı yemesi için de bir kartal görevlendirir. Prometeus ateşle insanlığa yaratıcılığı, bilimi ve var olan sistemi değiştirme şansını vermiştir. Kurulu düzen dediğimiz şeyin de değişir olduğunu; değiştirmek için uğraşmak gerektiğini göstermiştir.

İşte, 19 Haziran 2010’da Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde izlediğim “On Adımda Unutmak” Prometeus efsanesinin Şahika Tekand yorumlamasıydı. Özellikle oyuncuların performansları; sahnede ışık ve sesle yaratılan dil çok etkileyiciydi. Almanca ve Türkçe olarak sahnelenen oyunda, Almanca kısımların çevirisi sahnenin üst kısmına barkovizyonla yansıtıldı. Ortalarda bir yerde olduğum için barkovizyondan takip edebildim. Ama 1.kademe diye satışa çıkarılan ilk 7 sırada ne kadar rahat takip edilebildi? Emin değilim.

Replikler ışığın ritmine göre ayarlanarak, kimi zaman tam, kimi zaman “ama”, “sanki” “zaman zaman”, “ı-ıı” gibi tekli, kimi zamansa “hayatı önümüzden geçerken seyretmek elbette..”, “ kendimden bekledilerim ve benden beklenenler ve bu iki..”, “görünmez olduğunu sanır insan, görünmez ve ..” gibi kesik kesikti. Elbette sürekli konuşulan iki dilde. O yüzden kesik olan replikleri ve aniden değişen dille altyazıya konsantre olmayı başarmak için hep pür dikkat olmam gerekti. Kanımca, tüm ekip uzun uzun alkışlanacak keyifli bir iş ortaya koymuşlar. Tek perdelik oyun bittiğinde, düşüncelerimle “kalma” halindeydim.

Alışkanlık
Beklenti
Oyun
Yük
Şükür

Ne demekti?

İnsan kendinde var olanı nasıl harekete geçirirdi? Yoksa en konforlu olan hiç hareket etmeden önünden gelip geçen hayatı seyretmek miydi? Peki harekete geçmek için bir neden var mıydı? Nedene ihtiyaç var mıydı?

Sahip olunan herşey aslında bir yük müydü ve biz istediğimiz zaman bu yükü öylece sırtımızdan indiriverebilir miydik? Kendini silip yeniden yazmak mümkün müydü? Mümkün müydü bu kadar baştan sona değişmek?Bu yaşananları doğrulayacak bir nedene ihtiyaç vardı? Var mıydı gerçekten doğrulanmaya ihtiyacı hayatımızın?

Oyunun künyesinden önce yazan/yöneten Şahika Tekand’ın oyunla ilgili söylediklerini alıntılayayım.
“Prometheus’u hatırladığımızda hatırlamamız gereken şey; sonu ne olursa olsun göze alıp inandığımız şey uğruna kendimizi feda edebilme yeteneğimizi yeniden hatırlamak. Fakat bizim unutmaya çalıştığımız, Prometheus’u unutma nedenimiz ve bugünkü tragedyamızın kaynağı bu. Sistemin yaydığı, dünyanın değiştirilemez olduğu safsatasına, fena halde inandık, en azından son 40 yıldır. Ben de bu karakter üzerine, geçmişi unutmaya, vicdanının sesini dinlememeye çalışan insanı anlatan ‘Anti-Prometheus’ üzerine yoğunlaştım. Oyun üç bölümden oluşuyor; kendisine ait olmayan bir yükü taşıyanlar, sonra bu yükten kurtulanlar, sonra da bu yükün sahibi haline gelenler. Bu üçlü planın içinde iki katman var aslında, sahne işçilerinin oyuncuya dönüşmesi bir katman, ama esas olarak da önce çalışan sınıftayken sonra sınıf atlayan sonra da mülk sahibi haline gelen orta sınıf insanının bir çeşit sahne üzerinde gerçek zamanda değişimi. Asıl sürprizi de şu, mülklerinden kurtulmamak üzere çalışan orta sınıf insanı, kendi zorluğunu sistem içinde kendisi yaratıyor. Sistemin insanla, adeta kedinin fareyle oynaması gibi, oynaması seyredeceğimiz şey. Sandalye çok önemli bir simge tabiiki pozisyonu, yer sahibi olmayı bire bir gösteren çok basit bir malzeme. O basit malzemeden de elde edebildiğim kadar zengin bir sonuç elde etmeye çalıştım. Aynı zamanda Prometheus’un bağlandığı kayaya da bir gönderme. Onu tanrılar kayaya zincirlediler, bizim orta sınıf insanımız bile isteye kendilerini sandalyeye bağlıyorlar.” http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=1008496&Date=18.07.2010&CategoryID=113

KÜNYE :
10 ADIMDA UNUTMAK (ANTI-PROMETHEUS)
How to Forget In 10 Steps (AntI-Prometheus) Vergessen In 10 SchrItten (AntI-Prometheus)
YÖNETEN: Şahika Tekand
YAZAN: Şahika Tekand
Sahne TASARIMI: Esat Tekand
IŞIK TASARIMI: Şahika Tekand
KOSTÜM TASARIMI: Esat Tekand
YÖNETMEN YARDIMCILARI: Ayse Draz, Verda Habif, Selen Kartay, Nilgun Kurtar
OYUNCULAR: (Alfabetik Sırayla) Stephen Appleton, Cem Bender, Markus Haase, Selen Kartay, Jochen Lengenfelder, Yiğit Özşener, Ahmet Sarıcan, E. Caglar Yigitoğulları
IŞIK VE KOMUT MASASI OYUNCULARI: Verda Habif, Selen Kartay, Nilgun Kurtar
Oyun süresi 70 dakikadır, ara yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder