2 Aralık 2010 Perşembe

bisküvi arası lokum

“Çoğu kez kulakların belli bir öykü için olgunlaşması uzun yılların geçmesini gerektirir. Ama insanlar –anamız, babamız, genel olarak sevdiğimiz ve korktuğumuz her şey- biz onları iyice anlamadan ölmek zorunda kalırlar.” Franz Kafka

İnsandaki beğenilme isteğinin varoluşunun bir parçası olduğu söylenir. Etrafımızı tanımaya gözlerimizle başladığımızdan mıdır bilmem, beğenimiz de görüntüyle başlar. Dünyaya gözlerimizi açar, göz göze gelir, ilk görüşte aşık oluruz. Beğenilme ve beğenme konusunda kadın erkek arasında kıyas yapan pek çok bilimsel yazı, ondan daha da çok gündelik yorum var. Sonsuza uzayabilecek böyle bir tartışmaya bir yazı daha eklemek değil istediğim, “iyi bir şey”i paylaşmak...

Yirmili yaşlarımın ortasında, hiç düşünmeden istediğim saatte ve istediğim kadar tatlı yiyebildiğim günler sona erdi. Tüm dünya “beğenilmek için kilo almamalısın” cümlesini tekrarlayıp dururken, gece yarısı canım çekti diye buzdolabındaki çikolatalı pastayı bitiremiyordum. Çünkü, kilo konusu, güzellik üstüne yazılan yazılarla ve reklamlarla, kafama bir daha çıkmamacasına yerleşmişti. Görünce hala kendimi tutamadığım, bir oturuşta onlarca yiyebildiğim fıstıklı çifte kavrulmuşlar değil ama bal rengi pudralı iri lokumlar, hayatımdan o dönemde çıkıp gitti.

Oysa çocukluğumun tadıydı lokum. Dedemlerin evi demekti, nenemin sedirin altına sakladığı ıvır zıvır poşetleri demekti, sevgi demekti. Bir de hayal meyal hatırladığım, sebebi doğum, ölüm, sünnet ne olursa olsun, okunan metnin ahengine kendini kaptırıp ağlayan bir iki kadının olduğu mevlitler demekti. Nenemin zamanı ve yaş grubu için mevlitler bir çeşit gündü. Evden çıkma bahanesi, hayırlı bir iş, onbeş yirmi kadının dualı lokumlu buluşması. Ara sıra bizim nenemlerde olduğumuz zamana denk gelir, beni de tutar elimden götürürdü.

İki bisküvi arasına sıkıştırılıp ezilmiş lokumların bisküvi ile karışan tadı... Lacivert üstüne küçük çiçek desenli, nerdeyse bileğine kadar uzanan elbisesi, içine mendil ve para sıkıştırdığı kemeri, elbisesinin üstüne giydiği yaprak yeşili el örgüsü yeleği ve kenarı mavi boncuk oyalı beyaz yazmasıyla, ufak tefek, kuru, esmer bir kadındı nenem. Lokumdan sonra dağıtılan, limon kolonyasının genzi yakan kokusu... Çocukluğum.

* Görsel 2/12/2010 Google İmage

2 yorum:

  1. bir adet lokum iki adet püsküüt alınır lokum
    iki parmak arasında tüm hijyen kuralları alt üst edilerek püsküüt boyutuna gelene kadar çekilir sonra iki püsküüt arasına konularak pireslenir
    eskişehirden daha önceden sipariş ettiğiniz
    gençler gazozu eşliğinde afiyetle zengin olma hayalleri kurarak yenir..

    YanıtlaSil
  2. ;)
    Eskişehir'in Gençler gazozunu duymamıştım hiç. Hala var mıdır acaba?

    YanıtlaSil