26 Ağustos 2010 Perşembe

Jose Saramago (2)

İspanyolca'dan yaptığım serbest çevirilerimle, Jose Saramago'nun ölümünün ardından yayınlanan yazılardan bazılarını paylaşıyorum bugün. Yazıların asıllarına, sonlarında verdiğim linklerden ulaşabilirsiniz. Çeviriler İspanyolca bilgimle yapabileceğimin en iyisi, umarım asıllarına uygun olmuştur.

“Filin Yolculuğu’nu yazan adam, Jose Saramago geçen ay öldüğünde 87 yaşındaydı. Kaygıları, politik duruşu ve tutkuları geçmiş çağa aitti: diktatörlere asla tahammül edemeyen tutucu bir komünist, ortodoksiyi ifşa eden, uluslararası şirketlere saygı duymayan, marjinal bir ülkede köylü doğmuş ve daima kendisini güçsüz/kudretsiz tanımlayan, liberallerin bile solculuk yaptığının sanıldığı zamanımızda bir radikal… Bizim ilerimizdeydi, bizim ilerimizde. Eserleri geleceğe/imize ait. Bundan eminim. Bizler, modern edebiyatın sonsuz tarlasında taşları sabırla kaldıranlar olarak, akreplerle karşılaşmaya hazırlıklıyız. Ama şundan eminiz, en azından bir kez, taşın altından bir fil çıktı.

Saramago insanları anlama konusunda bize nadide bir şey bıraktı- bağlılık ve sevgiye izin veren bir hayalkırıklığı, akılcı bir bağışlama. Bizden çok fazla şey beklemedi. Şimdiye kadar olan tüm romancıların içinde, belki de ruh olarak ve mizah anlayışı ile ilk büyük romancı Cervantes’e en yakın olandı. Hakkı hayal ettiğinizde ve adaleti umduğunuzda sonsuz bir hayal kırıklığına uğrarsınız, insanların iyi olmadığı sonucuna varmak kolay bir kaçış yoludur; ama Saramago, inatçı köylü, bu kolay kaçış yolunu seçmeyecekti.

Şüphesiz o bir köylü değildi, kültürlü ve sofistike bir adamdı, bir editör ve gazeteci, yılların kentlisi, Lizbon’u severdi, ve pek çok romanında kırsal hayat ve sanayileşmiş hayat konusunu işledi. Hayata şehrin dışında bir yerden bakardı, insanların kendi hayatlarını kendi elleri ile kurdukları bir yerden. Anlattığı/önerdiği geri kalmış kırsal bir hayat değildi. Sağduyuyla, sıradan insanın, sıradan dünyadan geriye ne kaldıysa onunla nerede ve nasıl bağ kuracağının anlatıldığı bir hayattı. “ Ursula K Le Guin, yazar, 24 July 2010 http://www.josesaramago.org/detalle.php?id=870&lan=es


“Saramago romanlarında düşüncelerini büyük bir ustalıkla kurgular, kimi zaman alegorileri kullanırdı. Ama fikirleri hiçbir zaman karmaşık insan davranışlarını anlatmasını engellemezdi. Kafka’nın ceza sömürgesinde gezinen bir Borges’ti. Bu yüzden onun kitapları asla son sayfayı okuduğunuzda bitmez, okuyucunun zihninde yarattığı şüphelerle, sordurduğu sorularla sürer gider ve biz bu olağan dışı durumu hissetmenin şaşkınlığı ile kala kalırız.”
Óscar Collazos, yazar ve gazeteci 05/08/2010; http://www.josesaramago.org/detalle.php?id=872&lan=es

** Karikatür balonu : !Ama ben ne yaptım!"


“Eğer nerde olduğunuzun farkında değilseniz, manzaranın harmonisi içinde İspanya nerde biter Portekiz nerde başlar bilemezsiniz. O bölgede yaşayanlar bilirler, yıkandığımız su İspanya’da doğar Portekiz’de devam eder ve Amarante’de Douro Nehri ile birleşir. Benim için tek bir hayat vardı ve asla iki ülke arasında bölünmedi. Bütün çocukluğum ve gençliğim, beni kısıtlamayan dolayısıyla kendi toprağımda gibi hissettiğim bu çevrede geçti. Jose Saramago, Lizbon yakınlarında, insanların işinin topraktan suyu uzaklaştırıp üretken bir araziye dönüştürmek olduğu bataklık bir bölge olan Azinhaga’da doğdu, çocukluğu ve gençliği de orda geçti. İspanya ile karşılaşması, kültürel etkileşimin yarattığı çekim ve ideolojik yakınlığı bence Pilar’a beslediği aşkla baladı. Ama o andan itibaren, bütün geçmiş deneyimleri, kimliği ve farklılıkları tamamen silindi. Artık önceliği, insan hakları, iklim değişikliği veya her zaman iligili olduğu yerli halkların hakları oldu. Brezilya Yüksek Mahkemesinde, Amazon yerlileri komitesinin doğayı ve doğal kaynakları yağmalalama isteğindeki pek çok firmaya karşı kazandığı zaferi dinleyicilere anlatırken ki heyecanını hatırlıyorum. Lanzarote’de, geçen yıl, onunla son kez konuşma fırsatını bulmuştum.” José Antonio Martín Pallín, yüksek mahkeme yargıcı ve Uluslararası Avukatlar Komitesi üyesi, 08/08/2010 http://www.josesaramago.org/detalle.php?id=875&lan=es


“Büyükbabanız, bu dünyadaki varlığının sona erişini bize anlatırken, aslında hoşçakalın diyordu arkadaşlarına, ailesine, doğaya. Çünkü, bence, aydınlanmayı istiyordu ve ölümün gelişine hazırdı. Bu yüzden, hayatını yazdığı sayfaların kaynağı ağaçlara sarıldı. Geçen yaz beni davet ettiği Lanzarote’deki evinin kütüphanesinde öldüğü haberini aldım.

Arkadaşlığından büyük zevk aldığım, mükemmel bir evsahibi, zeki, cömert, nazik bir insan... Onun evinde misafir olmaktan gurur duydum. Pilar, hayat arkadaşı, tamamlayıcısı, sessizce onu izleyen ve karakterindeki her şeyi bilen... Ricardo Reis, şiirsel yalnızlığımıza merhamet eden, anılardan korkmayalım diye yardım eden , “kendi hayatı da zor” olmasına rağmen insanlara uçmayı öğreten insansı melek, eşitsizlik ve acıdan kaynaklı körlüğü reddedip yeni mağaradaki kölelerin özğürlüğü için kavga eden çömlekçi.

Sen, tüm bu isimlerle çağrılabilirsin, ama bu kadarla da bitmez. 2010, daima Jose Saramago’nun öldüğü yıl olarak hatırlanacak. Kitaplarla geride muhteşem bir orman bıraktın, vakarlı ve saygın. Anılarını devam ettirmek için o ağaçlara sarılıyorum. “ José Luis Rodríguez Zapatero , İspanya Başbakanı, 19/6/2010
http://www.elpais.com/articulo/cultura/Memorial/arbol/elpepicul/20100619elpepicul_5/Tes

2 yorum:

  1. José Antonio Martín Pallín'in yazisindan da cevirisinden de cok keyif aldim. Turkcesi cok hos olmus.
    Bilgiler icin tesekkurler.
    Cem

    YanıtlaSil
  2. :) Serbest çevirmen elinden geleni yaptı, anlaşılır olup, beğenildiyse ne mutlu...

    YanıtlaSil