5 Ocak 2011 Çarşamba

Yalnız Yaşayanın El Kitabı (öykü)

Sevgili Okuyucular

Bloğumuz taşınmıştır. Yeni yazılara http://www.rengarenkvesiyah.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Görüşmek üzere..


Ellerini birbirine sürterken mırıldandı “Soğuk iyidir. Zihni açar, rehaveti azaltır.” Hastayım deyip iş yerinden çıktığından beri bu üçüncü gündü. İki gündür, nerdeyse yataktan hiç çıkmamıştı. Yalnız yaşıyordu, evde yemek pişiren, derin dondurucuda kış için bezelye, domates saklayan tiplerden değildi. O yüzden hastaysa, ya aç kalır, ya da aynı yemeği günlerce yerdi. İşten eve geldiği o akşamda, hasta olduğu diğer zamanlardaki gibi, ‘yalnız yaşayanın el kitabı / hastalık bölümü’nün yönlendirmelerini takip ederek, kendine üç gün yetecek kadar sebzeli pizza sipariş etti. On tane sebzeli pizzayı getiren çocuk, evden parti sesleri gelmediğini görünce afalladı. Cılız denemese de, şişman da denemeyecek bu kadın on pizza yiyecek değildi ya. Yoksa yer miydi? Bilemedi.

“Soğuk iyidir. Zihni açar, rehaveti azaltır.”
                                                                “Soğuk uyandırır.”
                            “Soğuk, soğuk...”

Pizza yemekten gına gelmişti. Hala ateşi vardı. Sehpanın üstündeki suya uzandı, ilaçlarını içti. “Terleye terleye deri değiştirdim sanki. Yıkanmalı, işyerini arayıp, bugün, hatta yarın ve öbür gün de, evden çıkmayacağını söylemeli.” “Doktora gittin mi? E, tamam gelme, dinlen bakalım. Bir şey olursa ararız, telefonunu açık tut. Bilgisayardan e-maillerine ara sıra da olsa bakamaz mısın? İyi, iyi öyle olsun. Dikkat et de gelecek haftaya uzamasın.” İki gündür yediği tüm pizzaları kusası geldi. “Banyo, evet banyo yapıp açılmalı, siktir et şimdi işyerini.” Beş on dakika öylece durup, tuvalet aynasındaki görüntüsüne, uyumaktan şişmiş suratına, terden iyice yağlanmış yapış yapış saçlarına, feri sönmüş gözlerine baktı. “Su iyi gelecek.” Banyodan, titreyerek çıktı, yorganın altına sokuldu, “Peki, şimdi n’olcak? Kimse itiraf edecek mi olan biten her şeyin yalan olduğunu? Hayır, etmeyecek tabi, biliyorum. Örümceğin ipinden örmüşler bu kozayı, yok edememiyorum. Yapış yapış! Böcek yakalayamadınız ama beni yakaladınız işte. Ahmak! Önüne bakarken azıcık da kafanı kaldırsaydın, sadece arada bir kaldırsaydın o kafanı, etrafına örülen kozayı görecektin. Şimdi ne olacak? Uyku, en iyisi uyku… Uykuda nerde olduğunun bir önemi kalmaz “ ateşten sayıklayarak uyudu.


Yanlız Yaşayanın El Kitabı
Bölüm : HASTALIK
Bölüm öncesi not : Bu bölümde yazılan her şey, yazanın kişisel tecrübeleri, gündelik alışkanlıkları ve önyargılarıyla oluşturulmuştur.

Biliyorum, bu notu her bölümün başında aynı şekilde görmek, okuyana gereksiz geliyor. Ama okuyanın ve yazanın birbirinden bağımsız şekilde bu kitabı ellerine aldıklarını bir kez daha hatırlayalım. Bu not, okuyan için değil yazan içindir. Yazanın, yazdığı şeylerin tamamen kendine özel olduğunu ve genel yargılara varmaması gerektiğini hatırlaması içindir.

*.* En rahat ettiğiniz tişörtün üstüne, sıcaklanırsa fazla enerji harcamadan çıkartmak için önü kolayca açılan kalın bir pijama giyin.

*.* Yatak odası yerine, salona, televizyonun karşısındaki kanepeye bir yatak hazırlayın.

*.* Elinizin uzanacağı mesafeye cep telefonlarını, uzaktan kumandaları, bir rulo kağıt havluyu, bir sürahi su ve ilaç dolabında bulduğunuz bir kaç ilacı koyun. Rahat uyumak için telefon alarmlarını kapamayı ve arayanı duymamak için telefonları sessizleştirmeyi unutmayın.

*.* Çorba yapmaya malzeme, istek veya enerjiniz yoksa, buzdolabının yanında dizili paket servis magnetlerini tarayıp, uzun dayanacak, soğuk yenecek bir şeyler şipariş edin. Hasta yataktan kalkıp siparişi getiren çocuğun karşısına çıkmak istemiyorsanız, tek defada iki günlük yemeği sipariş etmeyi unutmayın.

*.* Evin en az bir penceresini, yazsa veya sogukla aranız iyiyse bir kaç penceresini açın. Besleyici yemeklerle sımartılma sansı olmayan yalnızın, ihtiyacı olan enerjiyi temiz havanın oksijenden alması umulur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder