23 Eylül 2010 Perşembe

Ah, hayat!


Bazı sabahlar bir şey oluyor, sihirli bir şey. Belki uyanmadan önce gördüğüm rüyadan güne akan bir histen, belki dinlenmiş uyanmaktan, belki gün ağarırken evin içine dolan serin havada ürperip battaniyenin sıcağına sokulmaktan, belki bedenimde salgılanan bir hormon veya kimyasaldan, belki ... Daha miskin miskin gerinip, uyumak istiyorum derken bile içimde bir sevinç... Böyle sabahlarda, balkondaki çiçekler ha konuştu ha konuşacak, gökyüzü ışık oyunlarında, karbon monoksitli nefret saçan trafikte önüm hep açık. Rüzgarı, hareketlerimi, nefes alışımı, çöpü karıştıran kediyi, insanları, evleri, bulutları herşeyi gerçekten görüyorum, gerçekten hissediyorum. Böyle sabahlarda var olan hiç bir şey sıradan değil, fizik kurallarını ilk kez farkediyormuşum gibi, sarsılıyorum. Kızarmış ekmek kokusu, karpuzun tadı, çayın rengi, havanın serinliği, ciğerlerime dolan nefes, dünyayı görünür kılan ışık, etrafımda var olan herşey/herkes... Ah, hayat! Sihirlisin, muhteşemsin, mucizesin! Sevdiğim insanların hepsini bir defada kucaklayıp göğüs kafesimin içine saklıyorum. Yolumun geçtiği tüm şehirler, içinde olduğum tüm zamanlar, içinde şekillendiğim dünyanın tüm halleri, gözüme dokunan tüm görüntüler, hepiniz şimdimdesiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder