28 Eylül 2010 Salı

tüketmek ya da tüketmemek

Tüketmenin sınırı var mı? ‘İnsanın yedikçe yiyesi, uyudukça uyuyası, kaşıdıkça kaşıyası gelir’ derler. Doğru laf! Aldıkça da alası geliyor. Tüketmek üstüne kurulu sitemin ritmine boyun eğ ve sınır tanımadan tüket, paran yoksa kredi kartın var. Sonra, tıka basa dolu giysi dolapları, her taşınmada elden geçirilip kapı önüne konan kutu kutu ıvır zıvır, bluzlara uygun ayakkabılar, ayakkabılara uygun çantalar, yeni modeli ile değiştirilen cep telefonları, arabalar... market raflarında görünce ihtiyaç duyduğumuzu sanıp aldığımız ürünler, tabakta artan ve çöpe dökülen yemekler… Günde sekiz saat kere ayda yirmi gün kere yılda elli hafta, kendini dört duvar arasına kapatıp çalışan akıllı küçük burjuvanın muhteşem hayatı!

Oysa dağda geçirdiğim televizyonsuz, gazetesiz, telefonsuz, şehirden uzak günlerde, apaçık görüyordum: biriktimeye gerek yoktu, geldiğim gibi çıplak gidecektim bu dünyadan. Tadına vararak yediğim bir tabak yemek, temiz ve koruyan bir kat giysi, uyurken üstümde bir çatı. İhtiyaçlarım bu kadar sadeydi ve tüketmenin sonu yoktu. Yazık ki, farkındalığım şehirin reklam panoları ve renkli vitrinleri arasında en fazla iki ay dayanabiliyordu. Belki de, kendim konuşup kendim dinlediğimdendir diye düşünüyorum. Belki birilerine anlatırsam, o birileri de aklına estikçe, “Ee, nasıl gidiyor bakalım tüketim orucun cicim?” diye, hafif eğlenir bir tonda sorarsa; ya da “Haklısın aslında” deyip onlar da tüketim orucuna başlarsa…Böylece, -kilo vermek konusunda doktorların kurduğu “kısa süreli, hızlı kilo vermeler yerine, beslenme alışkanlığını değiştirerek, bunu bir yaşam tarzı haline getirmek” cümlesinden uyarlarsak- kısa süreli, hızlı tatminler yerine, tüketim alışkanlığımı değiştirerek, ihtiyacıma göre tüketmeyi bir yaşam tarzı haline getirebilirim zamanla. Kim bilir?

Yapmam gereken BİRİKTİRMEMEK. Eşyalarımı, kullanılamaz olduğunda; giysilerimi eskidiğinde veya bedenime uymadığında yenilemek; yiyecekleri kolaya kaçıp çöpe dökmek yerine, sokaktaki hayvanlara vermek. Acaba bir de “yediğimin tadını beğendim deyip, obur obur mideme tıkıştırmak yerine; tadına vararak, sadece karnımı doyuracak kadar yemek” desem sınırlarımı çok mu zorlamış olurum? Denemeden bilemem.

Siz neyi tercih edersiniz, aklınıza estikçe nasıl gidiyor diye sormayı mı, yoksa haklısın deyip katılmayı mı? Sevgili okur, bu ortaya sorulmuş bir soru değil, aksine cevabı beklenen bir sorudur :)

Sayaç : ihtiyacım kadar tüketme denemesinde 1. Gün (28 Eylül 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder