3 Eylül 2010 Cuma

The Grand Design, Stephen Hawking & Leonard Mlodinow

Zamanın Kısa Tarihi’nin yazarı Cambridge’li teorik fizikçi Stephen Hawking, Kelt’li fizikçi Leonard Mlodinow ile birlikte yeni bir kitap yazmış. Kitap 9 Eylül 2010 da İngilteredeki kitapçıların raflarda yerini alacakmış. Umarım tez zamanda türkçeye de çevrilir ve üstüne düşünüp tartışabiliriz. İnternette kitapçıları dolaşıp, kitap hakkında taraflı, tarafsız ve karşıt fikirlerin olduğu gazete makalelerini söyle bir göz gezdirince anlıyorum ki, sadece bilim insanları değil hepimiz epey tartışacağız bu kitabı. “Tanrı var mıdır?” sorusu, Hawking’in Zamanın Kısa Tarihi kitabında da sorduğu sorulardan biridir. O zaman kendi sorularına verdiği cevaplarla ilerlediği düşünce sistematiğinde vardığı nokta: Tanrı kavramı ile evrenin yaradılışının birbirinin karşıtı olmadığıydı. Bu kitapta fizikçiler, doğa kuralları nelerdir, bu kuralların istisnaları var mıdır (mesela mucize dediğimiş şeyler için) ve olası sadece bir dizi kural mı vardır sorularını sormuş. Ve mesela yerçekimi gibi bir doğa kuralı ile evrenin kendini yoktan varedebileceğine dolayısıyla evrenin yaratılışı için Tanrı’ya ihtiyaç olmadığı düşüncesine ulaşmışlar.


Dünyanın evrenin merkezi değil de güneşin etrafında dönen bir gezegen olduğunun söylendiği, bilimle dinin karşı karşıya geldiği 1600’lerden günümüze bilim epey ilerledi. On, onbir boyut, çoklu evren, paralel evren, madde/anti madde, karadelik, süper karadelik, kara madde, kara enerji, yay teorisi, M-teorisi, alternatif geçmiş, alternatif gelecek, atomaltı parçacıklar... henüz lise ders kitaplarımıza giremese de sohbetlerimize çoktan dahil oldu. Aya Yolculuk’u anlatan Jules verne’in hayali gerçek oldu, başka gezegenlere de insansız uzay araçları gönderdik, evrende başka bir dünya kurup oraya göç etme planları yapar olduk.

Peki bilim kendi yolunda ilerlerken, toplumda insan/insan ve insan/Tanrı ilişkisinde neler değişti? İrrasyonel düşünce ile rasyonel düşünce arasındaki denge değişti mi hayatımızda? Bilmek/öğrenmek/düşünmek, yanlış olanı düzeltmek, eksik kalanı tamamlamak, gördüğümüz dünyayı genişletmek için sahip olduğumuz muhteşem bir güç. Bu gücümün ne kadar farkındayım? Çekeceğim acıyı göze alıp seçtiğim bilgi ile kendimi ne kadar dönüştürebildim/iyorum

Tüm bu olan bitenin üstünde, ötesinde, içimizdeki kötülüklerden hiç birine sahip olmayan, merhametli, koruyan, bilginin kaynağı ve istediğimizde sığınabileceğimiz bir yer; makroda evrende ve mikroda hücrelerimde/ atomlarımda/atomaltı parçalarımda doğa kurallarının kurduğu denge... Biri diğerinin gerçekten karşıtı mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder