30 Eylül 2010 Perşembe

Ölüm, öldüm, ölüyor, ÖLÜM

Ölüm, çek şu ışığı gözlerimden! Sana değil yaşama olmalı adanmışlığı bu uykusuz gecenin. Çek ışığı gözlerimden ki apacık göreyim seni. Süslü sözleri hayatın : ÖLÜM hayatı anlamlandırır, ÖLÜM doğal sonucudur hayatın, ÖLÜM varsa ancak o zaman doğum var olur. Zırvaları çok bilmiş hayat ahmaklarının. Çek şu ışığı gözümden! Gerçek yüzünü göster bana. Ölüm, ölüm, ölümüm, sevecen bir aşık gibi sokulma koynuma! Kokun akışını değitiriyor vücüdumdaki tüm sıvıların. Şükürler olsun dingin boşluğuna HİÇLİĞİN ve rüzgarla gelen suyuna göğün. Ölüm, çek şu ışığı gözümden! Çekil etrafımdan, çek dişlerini etinden sevdiğimin. Gidip başkasına anlatın sonsuz hayat yalanlarınızı, ben kimsenin cenazesine gitmeyeceğim. Gömmeyeceğim kimseyi kendimden önce. Neymiş aranıp durduğum amacı bu hayaTIN? Çek şu ışığı gözümden, çek! Hayatın da, amacının da hiçlik olduğunu gördüm zaman öncesi bir zamanda. Etini iştahla koparırken cümle börtü böcek, ben burda oturup dua okumayacağım, yedisi KIRKI ellisi diye günleri sayarak. Hayatmış! Ayna tuttum aynanın karşısına, çoğaltmak için kendimi, gelin yiyebiliyorsanız aynadaki beni de yiyin. Ölüm, çek şu ışığı gözlerimden, kusacağım! Hayatı  KUSACAĞIM, yaşandı sanılan anları, kahkahakarı, küfürleri, kızgınlıkları, bünyemdeki tüm ‘ka’ları kusacağım. Neydi alıp veremediğin benden? Hepsini kusacağım. Tuz döküp can çekişerek öldürdüğüm sümüklüböceklerin AHı tuttu, üstüme su döküyorlar CAN çekişerek ölüyorum. Ağlak kadınlar, yağmur yağınca susarlarmış. Bulutun ağlaklığı karşısında zavallı... Sümüklü böcekler intikam alabilsin diye, gömülünce ağlak bulutlarını sal üstüme. Çek şu ışığı gözümden! Damarlarımı kesip, en kalınından incesine, birer birer, kanımı saksıdaki sardunyayla hanımeline pay edeceğim. Kan kırmızı hanımeli, baharda kan kokulu çiçekler açacak, sana inat. Çek şu ışığını gözümden! Yüzünde BEN, beninde ölüm, ölümü güneşten.  Çek şu ışığı gözümden ölüm, balkondan aşağı DÜŞerken uçtuğumu göreceğim. Ve konduğumu, çam kokusunun sindiği bir dağ sabahında, bir ahşap evin çinko çatısına... Bana HAYAT döngüsünden, cennetten, cehennemden söz etme, var mı ölümsüzlük otun ya da ailecek çıkılan bir öte dünya yataklı vagon biletin onu söyle? ÖLÜM, ölüm, ölüm, çek şu ışığı gözümden, AĞLAYAMIYORUM düşerken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder